Ulukışla
ulukışla niğdenin ilçesidir
Ulukışla, coğrafi konumu nedeni ile tarihinin her döneminde askeri ve siyasi hareketliğe sahne olmuştur. Anadolu topraklarında hüküm süren birçok uygarlığın etki alanına girmiştir. Bölgemiz, Hitit, Asur, Frig ve Perslerin hâkimiyetine girmiş ve İ.Ö.334 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender’in yönetimine girmiştir. Daha sonraki yıllarda Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine dâhil olmuş; ancak imparatorluğun bölünmesiyle birlikte 1075 yılına kadar Bizans İmparatorluğunun himayesinde kalmıştır.
Porsuk Köyü yakınlarındaki arkeolojik kazılarda rastlanan bulgular (Azot sanayi tesisleri yapılırken tesadüfen bulunan “Hitit Hiyeroglif Kitabesi” bölgeye ilgiyi arttırmış, Fransız Profösör Larog başkanlığında yapılan kazılarda çıkartılan birçok eser Niğde Müzesine teslim edilmiştir.) Hitit, Frig ve Roma dönemlerine aittir. Kent Roma döneminde Faustina’ya atfen Faistinepolis adıyla anılmıştır. Roma İmparatoru Markus Aurelius’un karısının mezarı Başmakçı köyündedir. Kent yakınındaki kale, Lülve adıyla bilinmektedir. Lülve Kalesi; Ulukışla civarlarında Toroslar’ın kuzey tarafında ünlü Türk bilim adamı İbni BİBİ’nin sık sık bahsettiği Lulu Kalesi’dir. Zamanının çok önemli bir kalesidir. Toroslar’ın güneyinden gelen akınları önlemek için inşa edilmiştir. Bu kaleden, işaret kuleleri yardımıyla Hasan Dağı’nda bulunan Keçi Kalesi’ ne işaretler gönderildiği bilinmektedir. Tarihçi Prof.Dr. Osman TURAN’ nın 1971 Basımlı “Selçuklular Zamanında Türkiye” adlı kitabında; İbn Vasıl, İbn Bibi ve Urfalı Vahram gibi tarihçilerin eserlerinde, lülüve (Ulukışla) kalesinden sıkça söz ettiklerini ve Ulukışla’nın o dönemlerde çok önemli bir bölge olduğunu söylemektedir.



Ulukışla, coğrafi konumu nedeni ile tarihinin her döneminde askeri ve siyasi hareketliğe sahne olmuştur. Anadolu topraklarında hüküm süren birçok uygarlığın etki alanına girmiştir. Bölgemiz, Hitit, Asur, Frig ve Perslerin hâkimiyetine girmiş ve İ.Ö.334 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender’in yönetimine girmiştir. Daha sonraki yıllarda Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine dâhil olmuş; ancak imparatorluğun bölünmesiyle birlikte 1075 yılına kadar Bizans İmparatorluğunun himayesinde kalmıştır.
Porsuk Köyü yakınlarındaki arkeolojik kazılarda rastlanan bulgular (Azot sanayi tesisleri yapılırken tesadüfen bulunan “Hitit Hiyeroglif Kitabesi” bölgeye ilgiyi arttırmış, Fransız Profösör Larog başkanlığında yapılan kazılarda çıkartılan birçok eser Niğde Müzesine teslim edilmiştir.) Hitit, Frig ve Roma dönemlerine aittir. Kent Roma döneminde Faustina’ya atfen Faistinepolis adıyla anılmıştır. Roma İmparatoru Markus Aurelius’un karısının mezarı Başmakçı köyündedir. Kent yakınındaki kale, Lülve adıyla bilinmektedir. Lülve Kalesi; Ulukışla civarlarında Toroslar’ın kuzey tarafında ünlü Türk bilim adamı İbni BİBİ’nin sık sık bahsettiği Lulu Kalesi’dir. Zamanının çok önemli bir kalesidir. Toroslar’ın güneyinden gelen akınları önlemek için inşa edilmiştir. Bu kaleden, işaret kuleleri yardımıyla Hasan Dağı’nda bulunan Keçi Kalesi’ ne işaretler gönderildiği bilinmektedir. Tarihçi Prof.Dr. Osman TURAN’ nın 1971 Basımlı “Selçuklular Zamanında Türkiye” adlı kitabında; İbn Vasıl, İbn Bibi ve Urfalı Vahram gibi tarihçilerin eserlerinde, lülüve (Ulukışla) kalesinden sıkça söz ettiklerini ve Ulukışla’nın o dönemlerde çok önemli bir bölge olduğunu söylemektedir.


